7 Nisan 2020 Salı

Ustalık Eseri

      İnsan kendi tarihini oluşturmaya başladığı yani kabul edilene göre Adem ile Havva'dan bu yana her zaman sosyal bir varlık olarak karşımıza çıktı. İletişime geçtiğinin bilincinde olup buna göre düşüncelerini istediği biçimde şekillendirdi. Buna müsade edilen tek varlık olarak her zaman diğer canlılardan farklı bir yere konumlandırdık kendimizi. Yani bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri ; onlar bir araya gelince karmaşa oluşuyorken bizim bir arada iyi ya da kötü de olsa bir amaç koşulunda bulunuyor olmamız.


      Tarihin her safhasında aynı iletişim yollarını kullanmasak da yine sanırım yüzyıllardır evrimleşmemizin sonucundan kaynaklı zorunlu olarak minimumda olsa bir şekilde iletişime muhtacız. Ben bu yazıda iletişimin tarihine bakacak kadar bilgi sahibi olmamak ile beraber sadece kendi bulunduğum ve gözlemlediğim çağın iletişim problemlerine değinmek istiyorum.


      Sabah yataktan kaltığımız andan itibaren başlıyor esasında iletişim , aynaya geçip kendimiz ile başlıyoruz günün ilk kelimelerine ve ona göre olumlu - olumsuz bir günün başlangıcı yapılmış oluyor. Kimileri için iş hayatı kimileri için ise okul ile tamamlanıyor günlük diyalog çerçevesi ama bir şekilde birileri ile etkileşim halinde olmadan bir dakikamız bile nadir geçiyor. Bu bahsettiğim daha çok iletişimin en sağlıklı kabul edileni yani yüz yüze yaptığımız şekli. Bir de artık organımız haline gelen bizim iletişim alanımızı hiç olmadığı , tahmin edemeyeceğimiz kadar genişleten telefonlar ile yaptığımız var.



İnsanlar genellikle birbirlerinden nefret ederler çünkü birbirlerinden korkarlar; birbirlerinden korkarlar çünkü birbirlerini tanımazlar; birbirlerini tanımazlar çünkü iletişim kurmazlar; iletişim kurmazlar çünkü sınıflara ayrılmışlardır. -Martin Luther King

      İlk öncelikle yüz yüze yapılan iletişimden bahsetmek istiyorum bu iletişim çeşidinde birçok şey kurulan diyaloga etki etmekte ; mimik , ses tonu ve hatta giyim kuşam gibi. Ve genellikle bu etkileşim kısmı karşılıklı olarak her dakika beynizin z raporuna göre devam eder. Yani aldığınız bir z raporunda sorun ile karşılaştığınız anda ( mimik değişimi - ses tonunda farklılaşma ) hemen sizin de düşünce şirketinizde buna karşılık verilerek yeni baskı ile iletişim derginiz son sürat yayınlanacaktır. Peki ne gibi durumlarda birbirimize karşı stratejiler yapmaya kalkarız ya da şöyle desek daha doğru olur hiç strateji geliştirmeden en son diyaloğunuzu kiminle ve ne zaman gerçekleştirdiniz. Eğer ben düşünce şirketimde oluşturduğum kelimelerimi yayınlanmadan önce herkese şeffaflık ile gösteriyorum diyorsanız sanırım size yalancı demek pek de yanlış olmaz. Peki bizlerin bu tip bir yöntem geliştirmemize neden olan şey nedir ? Herkesin bu soruya bahane olarak göstereceği muhakkak bir geçmişi vardır. Benim özellikle bu dönemde bu denli güvensiz - kalitesiz iletişimin inşaasının mimarı olarak göstereceğim iki şey var ilki sosyal medya araçları ikincisi ise birbirleri ile iletişim konusunda oldukça bağlantılı olduğunu düşündüğüm dinleme ve empati ikilisi.


      Bu yeni paragrafımızda dinleme ve empati ikilisine göz atıyoruz. Sizlerden bu yazıyı okuduktan sonra şuna dikkat etmenizi istiyorum ; karşınızda ki kişiyi dinlerken o esnada vereceğiniz cevapları mı düşünüyorsunuz yoksa onun söylediklerini hazmetmeye mi çalışıyorsunuz ? Sanırım bunun cevabı birçok iletişim sorununu ortadan kaldıracak gibi geliyor. Tabi bu cevap sadece dinleme ile ilişkili olup yakın çevrenizde ki problemleri ortadan kaldırabilir. Empati ise daha çok yeni diyalog çerçevenize girmiş insanlar için size yardımcı olacaktır. Her insan kendi yaşamsal çıkarımları sonucunda kendi heykelini şekillendirir ve aynı olayı yaşayan başka bir kişinin farklı bir heykel ustası olması kaçınılmazdır. Herkes kendi oluşturduğu ve ben dediği bu sanat eserine bakarken kusursuzluk görecektir ama ne zaman ki diğer bir usta sizin sanat eserinize bakmaya başladığı anda muhakak fikir çatışmalarınız başlayacaktır. İşte bu noktada herkeslerce başarması güç olan şeyi yapıp empatiye adım atarsak her iki taraf içinde heykelinin kötü yaşanmışlıkları rahatlıkla düzeltilecek ve üçüncü bir heykel ustası ile karşılaşılana kadar kusursuz eserler ortaya çıkacaktır. Bu süreç bu şekilde eklemeli olarak devam ederse eğer ortaya kusursuza yakın bir iletişim çıkabilir tabi bu düşüncem kesinlikle ütopik olabilir.





      Son olarak sıkça gözlemlediğim ve bu zamanda iletişime en çok zararı olduğunu düşündüğüm sosyal medya araçlarına değineceğiz. Telefonlarımızda insanlar ile farklı mecralardan farklı yollarla iletişime geçeceğimiz yüzlerce uygulama bulunuyor ve tek yapmamız gereken 1-2 dakikamızı ayırıp kayıt olmak. Peki sonrasında ? İletişime geçtiğimizi - geçebileceğimizi sandığımız yüzlerce heykel ustası.. Üstelik sadece onların bize göstermek istedikleri kadar ya da görebildiğimiz kadar fikir sahibi olacağımız kişiler. Yüz yüze yapılmayan iletişimin en zararlı yönlerinden biri kelimelere mimik ve duygu ekleyemiyor olmamız olabilir bu da bizim karşımızdakini hangi tepkiyi verdiğini tam olarak anlayamadan onu peşi sıra büyük bir kelime çöplüğü ile donatmamız anlamına geliyor. İlk başlarda zannediyorum kullandığımız ifadeler (smile) buna bir çözüm bulmak amacı ile üretilmiş olabilir. Peki kaçımız kullandığımız ifadeleri yollarken gerçekten verilmek istenen mesaj çerçevesinde duygular hissediyoruz ? Ya da hangimiz körü körüne savunduğumuz bir fikri yüz yüzeyken aynı kararlılık ile dile getirebiliyoruz ? Eğer bunları gerçekleştiriyorsanız bu değindiğimiz konu sizi çok fazla etkilememiş demektir yani şanslı tarafta olabilirsiniz.


      İnsanlar arasındaki iletişimin bu denli basit ve özensiz bir hal almasının tek nedeni her an iletişim kurabileceğimiz uygulamalarda takındığımız tavırları yüz yüzeykende denemeye çalışmamızdan olabilir ve bunun karşılığını çok farklı bir şekilde alacağımızı hesaplamıyor olabiliriz. Beyin her zaman yaptığı eyleme karşılık farklı bir tepki ile karşılaşınca normal olarak afallayacak ve savunma mekanizmasına geçecektir işte bu noktadan sonra empati ve dinleme ikilisi ortadan tamamen kalakacak ve heykellerin yıkılmasına neden olacaktır. Bunu engellemenin yolu çok açık ve net aslında sizi anlamadığını dinlemediğini ya da kendi düşüncelerini söylemek için ısrarla cümlenizi bitirmenizi bekleyen kişilerden uzak durmak. Birçok kişi çevresindeki insanlardan uzaklaşmaktan korkak bunun için biraz da olsa tölerans gösterir ama farkında değildirki zamanla heykeli kendisi tarafından değil bir başka usta tarafından şekillendirilir.


      Bu yazıyı çokca düşünmeye zamanımızın olduğu günlerden birinde aklıma sıkça takılan bir sorunun cevabı olarak elimden geldiğince aktarmak için yazıyorum. Umarım yaşam eseriniz kendisini tam olarak ifade edebileceği eserler ile bir arada olur.